Loading...
tr usd
USD
0.03%
Amerikan Doları
41,83 TRY
tr euro
EURO
0.3%
Euro
48,73 TRY
tr chf
CHF
0.49%
İsviçre Frangı
52,47 TRY
tr cny
CNY
0.17%
Çin Yuanı
5,87 TRY
tr gbp
GBP
0.54%
İngiliz Sterlini
56,07 TRY
bist-100
BIST
1.44%
Bist 100
10.464,48 TRY
gau
GR. ALTIN
1.68%
Gram Altın
5.662,58 TRY
btc
BTC
-1.64%
Bitcoin
111.176,16 USDT
eth
ETH
-3.43%
Ethereum
3.983,59 USDT
bch
BCH
-2.81%
Bitcoin Cash
522,84 USDT
xrp
XRP
-3.78%
Ripple
2,41 USDT
ltc
LTC
-3.09%
Litecoin
94,33 USDT
bnb
BNB
-3.57%
Binance Coin
1.165,27 USDT
sol
SOL
-3.82%
Solana
194,73 USDT
avax
AVAX
-3.47%
Avalanche
21,95 USDT
  1. Haberler
  2. Sağlık
  3. Erken tanı ile meme kanserinde yaşam şansı yüzde 90’ı aşıyor

Erken tanı ile meme kanserinde yaşam şansı yüzde 90’ı aşıyor

featured
erken-tani-ile-meme-kanserinde-yasam-sansi-yuzde-90i-asiyor.jpg
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanseri, erken tanı sayesinde artık büyük oranda tedavi edilebiliyor. Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nden Genel Cerrah Op. Dr. Kemal Raşa, düzenli taramaların erken teşhiste hayat kurtardığını vurgulayarak, “Erken evrede yakalanan hastalarda 5 ila 10 yıllık sağ kalım oranı yüzde 90’ın üzerinde. Bu, birçok kanser türü için ulaşılması zor bir başarı. Bu oran yalnızca yaşam süresinin uzadığını değil, erken evrede tanı alan pek çok hastanın tamamen iyileşebildiğini de gösteriyor. Geç tanılarda ise yaşam süresi ciddi şekilde kısalıyor. Bu yüzden erken teşhise yönelik tarama programları, meme kanseriyle mücadelede en etkili silahımız” dedi. Dr. Raşa, meme kanseriyle ilgili merak edilen soruları yanıtladı.

Meme kanserinin erken teşhis edilmesiyle geç teşhis edilmesi arasında, hayatta kalma oranları açısından büyük bir fark var mı?

Meme kanseri erken evrede teşhis edildiğinde hastalık genellikle memede veya koltuk altı lenf bezlerinde sınırlı olur. Bu aşamada tedaviye verilen yanıt çok yüksektir ve 5–10 yıllık sağ kalım oranı çoğu zaman yüzde 90’ın üzerindedir. Ancak hastalık geç fark edildiğinde, yani uzak organlara yayıldığında, yaşam süresi genellikle birkaç yıl ya da aylarla sınırlı kalır. Bu dönemde tedavinin amacı hastalığı tamamen ortadan kaldırmaktan ziyade, yaşam süresini uzatmak ve yaşam kalitesini korumaktır. Erken tanı sayesinde eskiden ölümcül kabul edilen meme kanserini artık yaşamı tehdit eden bir durumdan çok, hipertansiyon ya da diyabet gibi kontrol edilebilen kronik bir hastalık olarak görebiliriz.

Meme kanseri erkeklerde de görülebilir mi? 

Meme kanserlerinin yaklaşık yüzde 1’i erkeklerde görülür ve bu vakalar kadınlardakine göre daha sık kalıtsal kökenlidir. Ailesinde birden fazla kadında meme kanseri bulunan erkekler de mutlaka muayene edilmeli ve ultrasonografiyle kontrol edilmeli. Erkeklerde meme dokusu az olduğundan hastalık genellikle ele gelen bir kitleyle fark edilir. Şüpheli bulgu varsa ultrasonografi ve kalın iğne biyopsisiyle tanı konur. Bu nedenle, kalıtsal meme kanseri öyküsü bulunan erkeklerin 40 yaşından sonra en az bir kez meme muayenesi yaptırması ve bir meme merkezine başvurması önerilir.

Meme kanseri tedavisi doğurganlığı etkiler mi? 

Meme kanseri tedavisinde ilk adım genellikle ameliyattır. Bazı hastalar ek olarak kemoterapi ve anti-hormon tedavisi alırken, memesi korunan hastalara radyoterapi uygulanır. Bu tedaviler esnasında hastanın doğurganlığı olumsuz etkilenebilir, özellikle kemoterapi ve uzun süreli anti-hormon tedavileri bu riski artırır. Bu nedenle doğurganlık çağındaki kadınlarda tedaviye başlamadan önce bu konunun mutlaka değerlendirilmesi, hastanın tüp bebek ünitesinde görevli kadın doğum uzmanlarıyla görüşmesi ve doğurganlığını korumak istiyorsa yumurta dondurma gibi seçenekleri önceden planlaması önerilir.

Hastalık tedavi edildikten sonra tamamen yok olur mu yoksa vücudun bir yerinde gizli kalmaya devam eder mi? 

Kuramsal olarak, bir hastalık ya da doku vücudun başka bir bölgesine yayılma potansiyeline sahipse —yani metastaz yapabiliyorsa— o hastalığa kanser denir. Bu sebeple kanserler vücudun farklı bölgelerine yayılabilir. Tanı sonrası hastalığın başka bir organa gidip gitmediği ise PET-BT gibi görüntüleme yöntemleriyle değerlendirilir. Ancak meme kanseri gibi yavaş ilerleyen kanserlerde, hastalık tedaviden 10, 15 hatta 20 yıl sonra bile memede ya da uzak organlarda yeniden ortaya çıkabilir.

Meme kanseri vücudun ilk olarak hangi bölgelerine sıçrama eğilimindedir?

Tüm kanserlerin temelde iki yayılım yolu vardır. İlki, kan damarları aracılığıyla vücudun uzak organlarına yayılımdır. Tümörler en sık akciğer, karaciğer ve kemiklere yayılmayı tercih etse de teorik olarak her organa metastaz yapabilir. İkinci yol ise lenf damarları aracılığıyla gerçekleşir. Meme ve tiroid gibi endokrin kökenli kanserler genellikle önce lenf yoluyla yayılmayı tercih eder. Tabii zamanla kan dolaşımıyla uzak organlara da metastaz yapabilirler. Dolayısıyla meme kanserinde ilk olarak koltuk altındaki lenf bezlerine bakılır çünkü kanserin yayılmaya başlayıp başlamadığını gösteren en erken ve en önemli bölgedir.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

0
be_endim
Beğendim
0
dikkatimi_ekti
Dikkatimi Çekti
0
do_ru_bilgi
Doğru Bilgi
0
e_siz_bilgi
Eşsiz Bilgi
0
alk_l_yorum
Alkışlıyorum
0
sevdim
Sevdim
Sorumluluk Reddi Beyanı:

Pellentesque mauris nisi, ornare quis ornare non, posuere at mauris. Vivamus gravida lectus libero, a dictum massa laoreet in. Nulla facilisi. Cras at justo elit. Duis vel augue nec tellus pretium semper. Duis in consequat lectus. In posuere iaculis dignissim.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir