Bilişsel Davranışçı Terapi, günümüzde en sık kullanılan psikoterapi yaklaşımlarından biri haline gelmiştir. Etkililiği bilimsel olarak defalarca kanıtlanmış olan bu yöntem, bireylerin düşünce, duygu ve davranış döngülerini anlamalarına ve işlevsel olmayan örüntüleri değiştirmelerine yardımcı olur. Psikoloji alanında uzmanlaşmak isteyenler için bdt eğitimi, hem akademik hem de klinik düzeyde önemli bir kazanım sağlamaktadır. Bu eğitim, yalnızca teorik bilgiyi değil aynı zamanda pratik becerileri de kapsaması açısından oldukça kapsamlı bir program olarak öne çıkmaktadır.
Prof. Dr. Itır Tarı Cömert tarafından düzenlenen Bilişsel Davranışçı Terapi Sertifikasyon Programı, 12 modül üzerinden yürütülmektedir. Programın toplam süresi 155 saat olup bunun 140 saati teorik ve uygulamalı derslerden, 15 saati ise süpervizyon çalışmalarından oluşmaktadır. Eğitim, katılımcılara yalnızca bilgi aktarımı yapmakla kalmaz, aynı zamanda terapötik becerilerin geliştirilmesine de odaklanır. Özellikle vaka analizleri, rol oyunları ve süpervizyon destekli oturumlar, katılımcıların öğrendiklerini gerçek hayatta uygulama fırsatı bulmalarını sağlar.
Programın en dikkat çeken özelliklerinden biri, Beck Enstitüsü’nün eğitim programı ile paralel olarak tasarlanmış olmasıdır. Prof. Dr. Itır Tarı Cömert’in 20 yıllık klinik deneyimi ve akademik birikimi, programın niteliğini üst düzeye çıkarmaktadır. Katılımcılar bu sayede BDT’nin temel kavramlarını öğrenirken, aynı zamanda bu kavramların nasıl etkili bir şekilde kullanılacağını da keşfederler. Terapötik formülasyon yapma, danışanla işbirliği kurma ve müdahale tekniklerini uygulama gibi kritik beceriler, bu programın odak noktaları arasında yer alır.
Bilişsel Davranışçı Terapi Sertifikasyon Programı, yalnızca bir eğitim süreci değil aynı zamanda bir gelişim yolculuğu olarak görülebilir. Katılımcılar, dersler boyunca geniş bir materyal havuzuna erişim sağlar. Eğitim için hazırlanan 2000’i aşkın slayt, vaka öyküleri, müdahale formları, film ve kitap incelemeleri, öğrenme sürecini destekleyen önemli kaynaklardır. Yüz yüze katılım sağlayamayanlar için materyaller PDF formatında sunulmakta, böylece online eğitim alan katılımcılar da aynı imkânlardan yararlanabilmektedir.
Programın modüler yapısı, öğrenme sürecini kolaylaştıran bir diğer özelliktir. Her modülde belirli konular üzerinde derinlemesine çalışmalar yapılır. Örneğin, bazı modüllerde depresyon ve anksiyete bozukluklarının BDT perspektifinden ele alınması öne çıkarken, bazı modüller kişilik bozuklukları veya çocuk ve ergenlerle çalışmaya odaklanır. Bu çeşitlilik, katılımcılara BDT’nin farklı alanlardaki uygulamalarını tanıma fırsatı sunar. Böylece eğitim sonunda, yalnızca belirli bir alana değil, geniş bir klinik yelpazeye hâkim olunabilir.
Eğitimin önemli aşamalarından biri de süpervizyon sürecidir. Katılımcılar, teorik bilgilerini pratiğe döktüklerinde uzman bir süpervizör tarafından yönlendirilir ve geri bildirim alırlar. Bu yöntem, terapötik becerilerin pekişmesini sağlar. Süpervizyon oturumlarında yapılan değerlendirmeler, katılımcıların güçlü yönlerini ortaya çıkarırken aynı zamanda geliştirilmesi gereken noktaları da belirlemeye yardımcı olur. Böylece eğitim süreci daha verimli ve etkili bir hale gelir.
Bilişsel Davranışçı Terapi Sertifikasyon Programı, yalnızca teorik ve uygulamalı derslerden ibaret değildir. Katılımcılar ayrıca özel workshoplara da katılım hakkı kazanırlar. Bunlar arasında Bilişsel Davranışçı Terapi İle Erteleme Problemine Müdahale ve Bilişsel Davranışçı Terapide Güç Odaklı Yaklaşım başlıklı atölyeler yer almaktadır. Bu workshoplar, katılımcılara spesifik konularda derinleşme fırsatı sunar. Erteleme davranışının altında yatan bilişsel süreçleri anlamak ve buna yönelik müdahale stratejileri geliştirmek, günümüzde terapötik çalışmalarda büyük önem taşır. Aynı şekilde güç odaklı yaklaşım, danışanın kaynaklarını ve güçlü yönlerini keşfetmesine odaklanarak terapötik süreci destekler.
Eğitim sürecinde kullanılan yöntemler, katılımcıların aktif katılımını teşvik eder. Rol oyunları, vaka analizleri ve örnek seans videoları, öğrenilen bilgilerin pekişmesini sağlar. Bu yöntemler, yalnızca teorik bilgiyi aktarmakla kalmaz, aynı zamanda terapötik ilişki kurma becerilerini geliştirmeye yardımcı olur. Özellikle vaka analizleri, katılımcılara gerçek yaşamdan örnekler üzerinden düşünme ve müdahale geliştirme imkânı tanır. Böylece eğitim, yalnızca kitap bilgisiyle sınırlı kalmaz, aynı zamanda gerçek uygulamalarla zenginleşir.